Kanser, hücrenin genetik materyalini taşıyan DNA’sında bir hata veya mutasyon (değişiklik) nedeniyle başlar. İlerleyen aşamada ana organda kontrolsüz çoğalan bu hücreler sonraki evrede çevre dokulara ve organlara yayılabilir (metastaz). Akciğer kanseri de, akciğer dokularında bulunan anormal hücrelerin kontrolsüz çoğaldığı bir hastalıktır. Sigara içme alışkanlığındaki artışa paralel olarak akciğer kanseri sıklığı da giderek artmıştır.
GLOBOCAN verilerine göre son birkaç dekattır dünyadaki en sık kanser türü olan akciğer kanseri, 2012 yılında 1,8 milyon yeni vaka ile tüm yeni saptanan kanserlerin %12,9’unu oluşturmuştur. Türkiye’nin Akciğer Kanseri Haritası Projesi’nden alınan verilere göre akciğer kanseri erkelerde 100 binde 75, kadınlarda 100 binde 10 olup, yıllık beklenen yeni hasta sayısı yaklaşık 30 bindir. Dünya genelinde ve Amerika’da hem erkeklerde hem de kadınlarda kansere bağlı ölümlerin en sık nedeni olup, tüm kanser ölümlerinin kabaca 1/5’inden (%19,4) sorumludur.
Akciğer kanserleri başlıca iki gruba ayrılır: küçük hücreli akciğer kanseri (KHAK) ve küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK). Bu sınıflandırma tümörün mikroskobik görüntüsüne dayanarak yapılır. Bu iki tip kanserin büyüme hızları, yayılımları ve tedavileri farklıdır.
Küçük hücreli akciğer kanseri (KHAK): Akciğer kanserlerinin %10-15’ini oluşturur. En hızlı büyüyen ve en hızlı yayılım gösteren (metastaz) tipidir. Sigara ile çok yakından ilişkilidir, bu tümörlerin sadece %1’i sigara içmemiş kişilerde ortaya çıkar. Çok hızlı metastaz yaptığından genellikle tanı konulduğu sırada vücutta yayılmış olduğu görülür. Bununla beraber kemoterapiye yanıtı iyidir.
Küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK) en sık görülen akciğer kanseridir, tüm hastaların %85-90’ını oluşturur. KHDAK’nin 3 ana tipi vardır:
- Adenokanser: Kadınlarda ve sigara içmeyenlerde daha sık görülür. Gelişmiş ülkelerde en sık görülen akciğer kanseri türüdür.
- Skuamöz hücreli kanser: Ülkemizde en sık görülen akciğer kanseri türüdür. Erkeklerde daha sık görülür. Sigara kullanımı ile yakından ilişkilidir. Hastalık sıklıkla akciğer içine sınırlı kalır veya komşu lenf bezelerine yayılır.
- Büyük hücreli kanser: KHDAK içinde en az sıklıkta görülenidir ve tüm akciğer kanserlerinin %10 kadarını oluşturur. Uzak organlara yayılım yapma eğilimi fazladır.
Akciğer Kanseri Tanısı Nasıl Konur?
Hastalığın erken döneminde hastaların genellikle bir şikâyeti olmaz. Akciğer kanserinin neden olduğu bulgu ve şikayetlerin oluşumu için birkaç yıl geçer ve hastalık ileri evreye gelinceye kadar fark edilmeyebilir. Öksürük ve halsizlik gibi şikayetlerin başka nedenlere bağlı olduğu düşünülebilir. Özellikle sigara içen insanlar öksürüklerinin sigaraya bağlı olduğunu düşünebilir.
Hastada akciğer kanseri tanısını düşündürecek şikayetler:
- Devamlı yoğun öksürük
- Göğüs, omuz ve sırt ağrısı
- Balgam miktar ve renginde değişme
- Kanlı balgam ve kan tükürme
- Nefes darlığı
- Ses kısıklığı
- Yutma bozukluğu
- Boyun ve yüzde şişlik
- Göz kapağında düşme
- Hışıltılı solunum
- Tekrarlayan bronşit veya zatürre ataklarıdır.
Eğer akciğer kanseri göğüs kafesi dışına yayılmışsa şikayetler vücudun başka yerleri ile ilgili olabilir. Böyle bir durumda aşağıdaki şikayetler mevcut şikayetlere eklenebilir.
- Baş ağrısı
- Bulantı, kusma
- Denge bozukluğu, baygınlık, hafıza kaybı
- Cilt altı şişlikler
- Kemik veya eklem ağrısı, kemik kırıkları
- Genel halsizlik
- Kanama, pıhtılaşma bozuklukları
- İştah kaybı, açıklanamayan kilo kaybı
- Kaşeksi (kas erimesi)
- Yorgunluk
Tanı için; göğüs hastalıkları uzman hekimi hastanın tıbbi öyküsünü alır ve sigara kullanımı ve risk faktörlerini sorgular. Yapılan fizik muayenenin ardından akciğer grafisi ile birlikte bazı laboratuvar testleri istenir. Muayene ve akciğer grafisi bulguları ile akciğer kanserinden şüphe edilen hastalarda öncelikle bilgisayarlı tomografi çekilir.
Bilgisayarlı tomografi ile elde edilen üç boyutlu görüntü sayesinde hastalıklı bölgeye nasıl ulaşılabileceğine karar verilir. Hastaların çoğunda tanı için akciğerlerden doku parçası alınır. Bu işleme biyopsi adı verilir. Biyopsiler çeşitli yöntemler ile yapılabilir. Akciğer içine doğru bir iğne ilerletilebilir, bu işleme ‘’iğne biyopsisi’’ adı verilir. Biyopsi ‘’bronkoskopi’’ adı verilen işlem ile elde edilebilir.
Alınan doku parçalarının bir patoloji hekimi tarafından incelenmesi ve akciğer kanseri hücre tipinin kesin olarak bilinmesi tedaviye yön veren en önemli bilgidir. Yapılan diğer testler genellikle kanserin vücuttaki yayılımı hakkında bilgi sahibi olmak için yapılır. Bu testler ise hastanın şikayetlerine göre manyetik rezonans görüntüleme (MR), kemik sintigrafisi, ultrasonografi veya PET-BT (pozitron emisyon tomografi) olabilir.
Akciğer Kanseri Tedavisi Nasıl Yapılır?
Akciğer kanserinin tedavisinin doğru yapılabilmesi için doğru evreleme şarttır.
KHDAK’de 4 evre vardır ve aşağıda belirtildiği şekilde belirlenir:
Evre 1: Tümör akciğerin sadece küçük bir bölümündedir ve herhangi bir lenf bezesine henüz yayılmamıştır.
Evre 2: Hastalık en yakın lenf bezelerine yayılmıştır veya lenf bezlerine yayılmadan göğüs kafesi, diyafram, akciğer veya kalp etrafındaki zara atlamıştır.
Evre 3: Tümör iki akciğer arasındaki mediasten denilen boşluğa veya buradaki lenf bezelerine yayılmıştır veya akciğer zarı, göğüs kafesi veya diyafram tutulumu ile birlikte lenf bezi yayılımı göstermiştir.
Evre 4: Tümör uzak organlara veya diğer akciğere yayılmıştır veya akciğer zarları veya kalp zarları arasında sıvı toplanmasına neden olmuştur.
KHAK ise ‘’sınırlı hastalık’’ ve ‘’yaygın hastalık’’ şeklinde evrelendirilmiştir:
Sınırlı hastalık: Bu evrede kanser göğüs kafesinin sadece bir tarafında, akciğerin bir kısmında ve komşu lenf bezelerinde bulunur.
Yaygın hastalık: Bu evrede kanser akciğerin diğer yarısında veya vücudun diğer kısımlarına yayılmıştır.
Akciğer kanserinin tipi ve evresi belirlendikten sonra tedavisinde kemoterapi, radyoterapi ve cerrahi yöntemler tek başlarına veya bazı hastalarda olduğu gibi birlikte uygulanabilmektedir. Standart tedavi sınırlı evre hastalarda kemoterapi ve radyoterapi uygulaması, yaygın evrede ise tek basına kemoterapidir. Bu uygulamalar ile tam yanıt alınan hastalarda koruyucu kafa ışınlaması ile sağ kalımda ilerleme sağlanmıştır.
Cerrahi Tedavi
KHDAK tedavisinde erken evrelerde (evre 1 ve 2 ile bazı evre 3) önerilen tedavi cerrahidir (ameliyat). İlerlemiş veya başka organlara yayılmış hastalığı olan çoğu hastada cerrahi uygun bir tedavi yöntemi değildir. Ameliyat akciğer lobunun sadece bir bölümünün, bir lobun tamamının veya tüm bir akciğerin çıkarılması şeklinde yapılabilir. Tümörün boyutuna, yerleşimine ve yaygınlığına göre ameliyatın büyüklüğüne karar verilir.
Radyoterapi
Radyoterapi adı verilen radyasyon tedavisi yüksek enerjili X ışınının kanserli hücrelerin yok edilmesi ve tümörün küçültülmesi için kullanılmasıdır. Erken evre KHDAK hastalarında cerrahi tedavinin uygulanamadığı durumlarda veya medikal olarak operasyonun mümkün olamadığı hastalarda küratif amaçlı radyoterapi uygulanabilir. Evre III olgularda cerrahi sonrası tedaviye radyoterapi eklenebilir.
İleri evre akciğer kanserinde birçok bölgede görülen bası ve metastazlara bağlı semptomların tedavisinde radyoterapiden yararlanılabilir. Bu evrede radyoterapi tedavi edici değil, semptomları gidericidir. KHAK’de radyoterapi tümörün beyine yayılımının önlenmesi amacıyla da kullanılır. Bu ‘’koruyucu beyin ışınlaması’’ olarak adlandırılmaktadır.
Kemoterapi
Kemoterapinin ana ilkesi hastanın normal hücrelerine zarar vermeden tümör hücrelerinin büyümesini ve çoğalmasını durdurmaktır. Fakat bu uygulamadan normal sağlıklı hücreler de zarar görebilir ve istenmeyen yan etkiler oluşabilir. Bu yan etkiler; bulantı-kusma, ishal, kemik iliği hücrelerinin baskılanması, saç dökülmesi, böbrek ve karaciğer fonksiyon bozuklukları, cilt döküntüleri, güneş ışığına hassasiyet vb.’dir.
Bu tedavi tümörün büyümesinin ve yayılımının kontrol altında tutulmasına yardımcı olmaya yöneliktir. Kemoterapi, KHDAK’de evre III hastalarda cerrahi öncesinde, çıkarılamayan lokal ileri evre (evre IIIA/B) hastalarda radyoterapi ile birlikte ve evre IV hastalarda tek başına uygulanmaktadır. Evre 4 hastalarda ise kemoterapi sağ kalım avantajı ve yaşam kalitesinde artış sağlamıştır.
Hedefe yönelik tedaviler
Son yıllarda ilerlemiş akciğer kanserlerinin tedavisi için hedefe yönelik kanser tedavi yöntemleri geliştirilmiştir. Kanserli doku hücrelerindeki genetik değişiklikleri hedef alan ilaçlar geliştirilmeye ve kullanılmaya başlanmıştır.
Havayolunu açmaya yönelik tedaviler
Solunum yollarını tıkayıcı tümör varlığında, tıkanıklığın açılması amacıyla lazer, fotodinamik tedavi, elektrokoter, kriyoablasyon ve havayoluna stent takılması gibi yöntemler kullanılabilmektedir.
Referanslar:
- https://toraks.org.tr / Akciğer Kanseri