
Mikrobiyota Dengesizliğinin Vücut ve Zihinsel İyiliğinize Olan 8 Etkisi

Probiyotik, bağırsak florasının yani mikrobiyotasının düzenlenmesine yardımcı olan mikroorganizmaları tanımlamak için kullanılan bir terim. Bu mikroorganizmalar bağırsak içerisindeki faydalı bakteri oranını düzenleyerek vücut sistemlerine destek oluyor. Bildiğiniz gibi birçok uzman bağırsakları vücudun ikinci beyni olarak tanımlıyor. Son zamanlarda yapılan başka bir önemli çalışma ise bağırsak mikrobiyotasının sağlığının direkt olarak beyin ile bağlantılı olduğunu ortaya koymaktadır.1
Son on yılda yapılan nörogastroenteroloji alanındaki araştırmalar ‘’bağırsak beyin ekseni’’ olarak adlandırılan, gastrointestinal (GI) sistem ve merkezi sinir sistemleri arasında bir ilişki olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu iletişim ağı enterik sinir sistemi, otonom sinir sistemi, nöroendokrin sistemi ve bağışıklık sistemi aracılığı ile gerçekleşir.2
Tüm bu açılardan bakınca probiyotiklerin ve düzenli olarak probiyotik alımının vücudun işleyişi için ne kadar önemli olduğunu görebiliriz. Bu bağlamda probiyotiklerin eksikliği durumunda hem bağırsak hareketlerinde hem de diğer sistemlerde sorunlar oluşabileceğini söyleyebiliriz. Bu problemlerin neler olabileceğini araştırdık ve probiyotik eksikliğinden kaynaklanan sorunların bir listesini çıkardık. İşte bağırsak mikrobiyotası desteklenmediğinde karşılaşılan 8 farklı durum…
Mikrobiyota dengesizliğinin en bilinen etkisi, bağırsak hareketlerinin düzensizleşmesi ve hazımsızlıktır. Bu süreçte sürekli gaz sıkıntısı yaşayabilir, karın ağrıları ile baş başa kalabilirsiniz. Sık sık ishal ve kabızlık yaşanabilir. Tuvalet sırasında kramp sorunları oluşabilir ve yemek yedikten sonra hazımsızlık sebebiyle kendinizi sürekli rahatsız hissedebilirsiniz. Tüm bunlar uzun vadede sindirim sistemi rahatsızlıklarına sebep olabilir. Bağırsak mikrobiyotası dengesizliği, sindirim problemlerinin kronikleşmesine yol açabilir.
Vücuda yeterli miktarda probiyotik girmezse, bağışıklık mikrobiyotasının dengesi bozulur ve bu durum bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olur. Zayıf bağışıklık sistemi, bulaşıcı hastalıklara karşı savunmasız hale gelir. Bu durumda vücut, virüslerle mücadelede zorluk çeker ve hastalıklar daha ağır seyreder. Bu dönemde, bağışıklık sistemi probiyotiklerle desteklenmezse iyileşme süresi uzayabilir.
Son yıllarda yapılan araştırmalar ruh hali ve mutluluğun bağırsak sistemi ile doğrudan ilişkili olduğunu gösteriyor. Mutluluk hormonu olarak tanımlanan serotoninin beyinden çok bağırsakta salgılandığını gösteren bu çalışmalarda depresyon ve ruhsal çöküntünün sebeplerinin başında probiyotik eksikliği olduğu söyleniyor. Eğer siz de aşırı kaygı hissediyor, sürekli stres altında olduğunuzu düşünüyorsanız ve depresif ruh halinden kurtulamıyorsanız doktorunuza danışarak beslenme rutininize probiyotik destekleri eklemeyi deneyebilirsiniz.
Probiyotik eksikliği, metabolizmanın yavaşlamasına sebep olabilir. Bağırsak mikrobiyotası dengesi bozulduğunda sindirim sistemi düzgün çalışmaz, bu da metabolizma hızının düşmesine yol açar. Bu durum, beslenme düzeninde bir değişiklik olmamasına rağmen kilo problemlerine neden olabilir.
Bağırsak florasının uyku düzeni için büyük önem taşıyan hormonlar üzerinde de etkisi büyük. Bu nedenle probiyotik eksikliği durumunda uyku problemleri ortaya çıkabiliyor. Uykusuzluk yaşayan biri de vücudu dinlenemediği için birçok farklı sorunla karşılaşabiliyor. Kronik uykusuzluk zamanla sürekli stresli ve gergin bir ruh haline, depresyona, bağışıklık sisteminin çökmesine ve birçok farklı sağlık sorununa yol açabiliyor
Mide ve bağırsak sistemine giren her bileşenin cilt üzerinde etkisi var. Örneğin, çok yağlı yiyecekler tükettikten sonra yüzünüzde sivilce oluştuğunu görebilirsiniz. İşte bu bağlantı probiyotik oranında da kendini gösteriyor. Vücutta eksik kalan probiyotikler zaman içerisinde cilt sorunlarına sebep oluyor. Sivilcelerde artış gözlenebiliyor ve cilt üzerinde lekelenmeler oluşabiliyor.
Mikrobiyota dengesizliği, vücutta mantar enfeksiyonlarının artmasına sebep olabilir. Bu enfeksiyonlar cilt üzerinde ve genital bölgelerde ciddi sorunlar yaratabilir. Özellikle kadınlarda vajinal mantar enfeksiyonları, bağırsak mikrobiyotası dengesizliğinden kaynaklanabilir.
Mikrobiyota dengesizliği her açıdan vücudun stres seviyesini artıran bir durum. Çünkü eksiklik hem anksiyete ve depresyonu tetikliyor hem de vücut sistemlerinin düzgün bir şekilde çalışmasına engel oluyor. Tüm bunlar da hem fiziksel hem de ruhsal anlamda vücudun sürekli stres altında kalmasına sebebiyet veriyor. Yaşanan stres sorunu ise neredeyse tüm rahatsızlıkların kapısını açıyor.
Stresin yarattığı kronik mental rahatsızlıklar kişinin yaşam kalitesini ciddi oranda düşürüyor. Zaman içerisinde tedavi edilmeyen sorunlar yaşamı tamamen değiştirebiliyor.
Stres hem çocuklarda hem de yetişkinlerde sinir sistemini olumsuz yönde etkiliyor. Yani probiyotik eksikliği hafıza problemleri ve öğrenme zorluklarına da sebep olabiliyor.
Bireylerin bağırsak mikrobiyotası; doğum şekli, genetik yatkınlık, yaş, fiziksel aktivite, çevresel faktörler, stres, enfeksiyon, diğer hastalıklar ve antibiyotik kullanımına bağlı olarak etkilenir.3
Tüm bu olumsuzluklardan kaçınmanın yolu ise düzenli olarak probiyotik desteği almaktan ve bedene ihtiyacı olan bileşenleri eksiksiz bir şekilde sunmaktan geçiyor.
Kaynakça
#Probiyotik #Mikrobiyota #Nobel #Nobelyum #SağlıkiçinDeğer #bağırsak mikrobiyotası #bağırsak mikrobiyota #bağırsak mikrobiyotası ve beslenme #bağırsaklarda mikrobiyota #mikrobiyota bakterileri