DSM’nin Hikayesi: Ruh Sağlığının Tarihçesi

dsm-28122023-thumbnail

DSM'nin kökenleri, Amerika Birleşik Devletleri'nde ruh sağlığı hakkında bilgi toplamaya yönelik ilk resmi girişimlerin yapıldığı 1800'lü yıllarda başlar. Hükümet yetkilileri 1840 nüfus sayımında “aptallık/delilik” sıklığını kaydetmeye çalıştı. 1800'lerin sonlarına gelindiğinde ruh sağlığı kategorileri arasında mani, melankoli, monomani, parezi, demans, dipsomani ve epilepsi yer alıyordu.

1921'de Amerikan Mediko-Psikoloji Derneği, şu anda Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) olarak bilinen kuruluş haline geldi ve Amerikan Tıp Birliği'nin Standart Sınıflandırılmış Hastalık Adlandırmasını geliştirdi. Bu erken sınıflandırma sistemi, ciddi psikiyatrik ve nörolojik bozuklukları olan yatan hastaların teşhisi için tasarlanmıştır.

DSM, "Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders" (Ruh Sağlığı Bozukluklarının Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı) olarak bilinen bir kılavuzdur. DSM, Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) tarafından geliştirilmiştir ve ruhsal sağlık profesyonellerine ruhsal bozuklukları tanılamak ve sınıflandırmak için rehberlik etmek amacıyla kullanılmaktadır. DSM'nin tarihçesi şu şekildedir:

DSM-I (1952): DSM-I, kökenini savaş sonrası Amerika'ya borçludur. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ilk kez ruhsal bozukluklarla ilgili bir bölümün yer aldığı Uluslararası Hastalık Sınıflandırmasının (ICD-6) 6. baskısını yayınladı. ICD-6 büyük ölçüde ABD Gaziler İdaresi sınıflandırmasına dayanıyordu ve psikozlar ve psikonevrozlar için 10 kategori ve karakter, davranış ve zeka bozuklukları için 7 kategori içeriyordu. Kısa bir süre sonra APA, DSM'nin (DSM-I) ilk baskısı olan 1952'de yayınlanan ICD-6'nın bir çeşidini geliştirdi. DSM-I, klinik kullanıma odaklanan ilk resmi el kitabı ve zihinsel bozukluklar sözlüğü oldu.

DSM-II (1968): 1968'de yayınlanan DSM–II, psikanalitik teoriye dayanan temeli ile DSM-I'e benziyordu ancak “tepki” terimini ortadan kaldırıyordu. Daha geniş bir yelpazedeki bozuklukları kapsadı. DSM-II, psikiyatrik sınıflandırmayı genişletti ve yeni bozuklukları tanımladı.

DSM-III (1980): 1980 yılında yayınlanan DSM-III “modern psikiyatrik tanı”nın başlangıcını başlattı. DSM-II'den farklı olarak, ruhsal bozuklukların etiyolojisine agnostik bir yaklaşım benimsemiş ve bunun yerine açık tanı kriterlerine odaklanmıştır. Tanıların farklı klinisyenler arasında güvenilir bir şekilde konulabilmesi için tanı kriterlerinin oluşturulması ve doğrulanması yönünde girişimlerde bulunuldu. DSM-III ağırlıklı olarak çeşitli etkili makalelere dayanıyordu; bunlardan ilki, 1972'de Dr. John Feighner tarafından yayınlanan ve depresyon, şizofreni, anksiyete nevrozu ve antisosyal kişilik bozukluğunun tanı kriterlerini tanımlayan Feighner Kriterleri'ydi. Bu kriterler, psikiyatrist Dr. Robert Spitzer tarafından geliştirilen Araştırma Tanı Kriterleri'nin (RDC) gelişimini büyük ölçüde etkilemiştir. DSM-5'te bilinen tanı kriterlerinin çoğunun kökeni bu iki etkili makaleye dayanmaktadır.

DSM-III'ün tanısal güvenilirliği standartlaştırarak biyolojik psikiyatri çağını başlatan belge olduğu söylenebilir. Klinisyenler arasında aynı bozuklukları güvenilir bir şekilde teşhis edebilme yeteneği, ilaçlar ve biyolojik tedaviler için randomize kontrollü denemeleri (iyi ya da kötü) çok daha kolay hale getirdi.

DSM-III-R (1987): DSM-III-R (Revize Edilmiş) sürümü, DSM-III'ün bazı eksikliklerini düzeltmeyi amaçlayan bir revizyondu. Daha fazla tanı kriteri ve bozukluk eklemeleri yapıldı.

DSM-IV (1994): 1994 yılında yayınlanan DSM-IV, DSM-III'ün etiyoloji-agnostik çerçevesini geliştirmeye devam etti. APA çalışma grupları, mevcut kriterlerde değişiklik yapmak için sağlam bir ampirik temel oluşturmaya çalıştı. Aynı zamanda DSM-IV'ün yazarları tanı kriterlerini ICD'nin 10. baskısı (ICD-10) ile uyumlu hale getirmeye çalıştılar.

DSM-IV-TR (2000): "Tekrar Gözden Geçirilmiş" (Text Revision) sürümü, DSM-IV'ün bir revizyonu oldu. Bu revizyon, literatürdeki gelişmelere dayanarak ve önceki sürümlerden gelen geri bildirimlere göre yapıldı.

DSM-5 (2013): DSM-5 üzerindeki çalışmalar 2000 yılında başladı ve yayımı nihayet 2013'te gerçekleşti. DSM-5'in ilk hedeflerinden biri, sonunda biyobelirteçleri tanı kriterlerine dahil etmekti. Ancak bu gerçeğe dönüşmedi. DSM-5 genel olarak teşhis kriterlerini ve etiketlerini genişlettiği için eleştirildi.

DSM-5-TR (2022): Geliştirme çalışmaları 2019 Baharında başladı ve çoğunluğu DSM-5'in geliştirilmesinde yer alan 200'den fazla uzmanın katılımıyla gerçekleşti. Bu uzmanlara, son dokuz yılı kapsayan literatür taraması yapma ve güncel olmayan materyali tespit etmek için metni gözden geçirme görevi verildi. Birbiriyle kesişen dört inceleme grubu (Kültür, Cinsiyet ve Toplumsal Cinsiyet, İntihar ve Adli Tıp) tüm bölümleri inceledi ve kendi spesifik uzmanlıklarını içeren materyallere odaklandı. Metin aynı zamanda ırkçılık ve ayrımcılık gibi risk faktörlerine ve damgalayıcı olmayan bir dilin kullanılmasına gereken dikkatin gösterilmesini sağlamak amacıyla Etno-ırksal Eşitlik ve Katılım Çalışma Grubu tarafından da gözden geçirildi. Her ne kadar metin revizyonunun kapsamı, kriter setlerinde kavramsal değişiklikler içermese de, belirli teşhis kriterlerine yönelik bazı gerekli açıklamalar, DSM Yürütme Komitesi'nin yanı sıra APA Meclisi ve Mütevelli Heyeti tarafından da incelendi ve onaylandı. DSM-5-TR Mart 2022'de yayımlandı.

Referanslar:

  1. en.wikipedia.org/wiki/Diagnostic_and_Statistical_Manual_of_Mental_Disorders
  2. www.psychiatry.org/psychiatrists/practice/dsm/about-dsm/history-of-the-dsm
  3. www.psychdb.com/teaching/1-history-of-dsm

 

 

 

 

Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sunmak ve hizmetlerimizi daha etkin sunmak için, üçüncü kişilere ait olanlar da dahil, çerezler ve benzer teknolojiler kullanmaktayız. Detaylı bilgi için Gizlilik Politikası’nı ve Çerez Politikası’nı. inceleyebilirsiniz.