Depresyonun Gölgesindeki Yaşam: Umudu Yakalamak İçin Adımlar

DepresyonunGölgesindekiYaşam-thumbnail-28092023

Majör depresif bozukluk en sık görülen duygu durum bozukluğudur. Dünyada yaklaşık 280 milyon kişide depresyon olduğu düşünülmektedir. Her yaşta görülebilir, ancak orta yaşlarda ve özellikle de 40-50 yaşları arasında daha sık izlenir. Kadınlarda erkeklere göre 2 kat daha sık görülür.
 

Depresyon geçiren kişilerin %50-75’inde hastalığın bir ya da birden çok sayıda depreşme olasılığı bulunmaktadır. Depresyon, intiharın en yüksek oranda görüldüğü psikiyatrik hastalıktır. Her yıl 700 binden fazla kişi intihar nedeniyle ölmektedir.  Depresyonlu hastaların yaklaşık %75 inde pasif ölüm düşünceleri ve intihar düşüncesi bulunur.  Depresyon, uygun tedavi edilmediğinde intiharla ölümlerin ve sakatlanmaların yanında var olan diğer tıbbı durumların kötüleşmesine de sebep olmaktadır.  Yaşam kalitesini azaltır, ekonomik ve mesleki kayıplara yol açar, kişiler arası uyumun bozulmasına neden olur, alkol ve madde bağımlılığı sıklıkla depresyonla birliktedir. 

Etyolojide genetik, biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin bir karışımı, değişik derecelerde katkısı vardır.

Amerikan Psikiyatri Birliği’nin yayınladığı tanı kriterlere göre (DSM V) , en az 2 hafta boyunca, hemen her gün, depresif duygu durum ve/veya yaşamdan keyif almama yanısıra; iştah artışı veya azalması, uyuyamama veya aşırı uyuma, psikomotor ajitasyon veya gerileme, yorgunluk veya enerji kaybının olması, değersizlik veya uygun olmayan suçluluk duygularının olması, düşüncelerini belirli bir konu üzerinde yoğunlaştırma yetisinin azalması veya kararsızlık, yineleyen ölüm düşünceleri veya yineleyen özkıyım düşünceleri ve özkıyıma yönelik tasarılarının olması belirtilerinden 5 inin olması Majör depresif bozukluk tanısı koydurmaktadır.

Depresyon için risk etkenleri nelerdir?

  • Erken ebeveyn kaybı
  • Madde ve alkol kötü kullanımı
  • Anksiyete bozuklukları
  • Kadın olmak
  • Düşük sosyoekonomik düzey
  • Ayrı yaşama, boşanmış olma
  • İşsizlik
  • Daha önce depresyon geçirmiş olma
  • Yakın zamanda önemli yaşam olayları, stres etkenleri
  • Kişilik yapısı
  • Çocukluk döneminde cinsel veya fiziksel kötü davranılma öyküsü
  • Bazı ilaçlar
  • Tıbbi hastalıklar, hormonal değişiklikler 

Ayrıca depresyonda genetik yatkınlık da olabilmektedir. Ailede depresyon öyküsü olması görülme sıklığını artırmaktadır.

Depresyon Tedavisi

Erken, doğru tanı ve hastaların ihtiyaçlarına ve yan etkilerine göre uyarlanmış ilaç tedavisi ve psikoterapiler uzun vadeli tedavi başarısı olasılığını artmaktadır. 

Psikoterapi: Depresyonun tedavisinde önemli bir rol oynar. Bireysel terapi (örneğin bilişsel davranış terapisi) veya grup terapisi, kişinin düşünce kalıplarını ve davranışlarını anlamasına, olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmesine ve duygusal iyileşmeyi teşvik etmesine yardımcı olabilir. Hafif depresyonda psikoterapi öncelikli olarak seçilebilir.

Antidepresan ilaçlar: Depresyon semptomlarını azaltmada yardımcı olur, kimyasal dengesizlikleri düzeltir. Tedavi bir hekim gözetiminde ve reçete edilerek kullanılmalıdır. Antidepresan ilacının seçimi, ilacın yan etkileri, hastanın yaşı, ek hastalıkları, kullandığı ilaçlar, sigara kullanımı, diyet uygulamaları, gebelik, emzirme…gibi özellikler dikkate alınarak yapılır. İlaç başlanırken doz artışı yavaş yapılmalıdır, iyileşme sonrası tedaviye bir süre daha devam edilmelidir. Çünkü depresyonu süreğenlik kazanmasında ve yinelemesinde en önemli nedenlerden birisi eksik tedavidir. İlaç kesilmesi planlandığında ise doz azaltılması yine yavaş yapılmalıdır. Sanılanın aksine antidepresan ilaçlar bağımlılık yapmazlar.

Egzersiz ve Beslenme: Fiziksel aktivite, depresyon semptomlarını hafifletebilir ve ruh halini iyileştirebilir. Dengeli bir beslenme de genel sağlık ve zihinsel iyilik hali için önemlidir. B12 ve D vitamini gibi bazı vitamin eksikliklerinin depresyona yatkınlığı artırdığı söylenmektedir.

İyi Uyku Düzeni: Uyku düzeninin düzeltilmesi, depresyon semptomlarını azaltabilir. Uyku eksikliği depresyonu daha da kötüleştirebilir.

Stres Yönetimi: Stresin etkili bir şekilde yönetilmesi, depresyonun kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir. Yoga, meditasyon ve derin nefes alma teknikleri gibi rahatlama yöntemleri faydalı olabilir.

Depresyon tedavisi kişiden kişiye farklılık gösterebilir, bu nedenle bir sağlık profesyonelinin rehberliğinde kişiye özgü bir tedavi planı oluşturulması önemlidir. Ayrıca, depresyon belirtileri yaşayan kişiler veya sevdikleri, destek ve yardım aramaları gerektiğini bilmelidirler. Depresyon, tedavi edilebilir bir durumdur ve uygun tedavi ile birçok kişi daha iyi bir yaşam kalitesine sahip olabilir.

 

       Kaynaklar

  1. The_Management_of_Major_Depressive_Disorder_in_Primary_Care_Birinci_Basamakta_Major_Depresif_Bozukluga_Yaklasim, December 2016Turkish Journal of Family Medicine & Primary Care 10(4):250-258 DOI:10.21763/tjfmpc.271331
  2. https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/depression, erişim tarihi:02/08/23
  3. Çelik, Fatmagül Helvacı; Hocaoğlu, Çiçek (2016). "Major Depresif Bozukluk' Tanımı, Etyolojisi ve Epidemiyolojisi: Bir Gözden Geçirme
  4. Psikiyatri-Prof. Dr. Saffet Gönül- İstanbul Tıp Kitapevi-ISBN : 9786257291972, basım yılı:202
  5. https://psikiyatri.org.tr/halka-yonelik/24/depresyon-konusunda-bilmek-istedikleriniz

Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sunmak ve hizmetlerimizi daha etkin sunmak için, üçüncü kişilere ait olanlar da dahil, çerezler ve benzer teknolojiler kullanmaktayız. Detaylı bilgi için Gizlilik Politikası’nı ve Çerez Politikası’nı. inceleyebilirsiniz.