
Kronik Böbrek Yetmezliği ile Daha Uzun Yaşamak Mümkün mü?

Kronik böbrek yetmezliği (KBY), tedaviye uyum sağlandığında yaşam kalitesini koruma ve yaşam süresini uzatma potansiyeline sahip bir hastalıktır. Kronik böbrek yetmezliği evreleri ilerledikçe, hastaların doğru tedaviye ve yaşam tarzı değişikliklerine bağlı kalmaları büyük önem taşır. Bu bağlamda, tedaviye uyum gösteren hastalar genellikle daha uzun ve kaliteli bir yaşam sürdürebilirler.
Hastalık deneyimi ve algısı her birey için farklılık gösterir. Kronik böbrek yetmezliği belirtileri de kişiden kişiye değişir ve bu algı, tedaviye uyum sürecini etkileyen önemli bir faktördür. Kişinin hastalığı nasıl algıladığı, hem psikolojik uyumunu hem de hastalığın seyrini etkiler. Negatif hastalık algısı, tedaviye uyumsuzluk yaratabilir.
Kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda uzun dönemde hastalık ve tedaviye uyum açısından yeterli başarının sağlanamadığını gösteren sınırlı sayıda araştırma olduğu bilinmektedir. Jin ve arkadaşları 2008 yılında yaptıkları bir araştırmada, kronik hastalığı olan bireylerde hastalığa uyum sürecini etkileyen faktörlerin araştırıldığı 102 makaleyi incelemiş̧, bu makalelerde bazı faktörler ile uyum arasındaki ilişkinin net bir şekilde ortaya konmadığını tespit etmiş, makalelerde bazı çelişkiler olduğunu belirtmişlerdir.
Türk Nefroloji Derneği tarafından yapılan Prevalans Araştırması (CREDIT 2014) raporuna göre ülkemizde 18 yaşından büyük nüfusta KBH prevalansı %15,7’dir. Her 6-7 kişiden 1’i farklı evrelerde (7,3 milyon), her 20 yetişkinden 1’i (2,4 milyon) kritik düzeyde KBH’ dan etkilenmektedir.
Kronik böbrek yetmezliği tedavi süreci; hastanın alışkanlıklarını, yaşam tarzını ve davranışlarını önemli ölçüde değiştirmesini gerektirir. Hastada kalıcı şekilde işlev kayıpları ve patolojik değişiklikler mevcuttur. Hastalık genellikle bir veya birden fazla vücut sistemini etkilemekte, hastanın bilişsel fonksiyonlarında, algısında, sosyal becerilerinde azalma yaratmaktadır. Hastanın yaşadığı verim düşüklüğü, işgücü ve ekonomik kayıplara, sosyal izolasyona sebep olmakta, aile ilişkilerini etkilemektedir. Kronik hastalıklarda tedaviye uyum, hastanın önerilen KBY diyeti alışkanlıklarında, hayat tarzında, davranışlarında değişiklikler yapması ve bu değişiklikleri devam ettirmesi olarak açıklanabilir.
KBY hastaları için tedaviye uyum ise; diyaliz programı, diyet, sıvı kısıtlaması ve ilaçlardan oluşan tedavi rejimine, hastanın tedavi süresi boyunca alışkanlıkları ve yaşam tarzında yapacağı davranış̧ değişiklikleri ile uyum göstermesidir. Hastalar tedavide yaşadıkları zorlukları; diyet ve sıvı kısıtlamalarından sıkılmak, hemodiyalizi diyete uymamanın telafisi olarak görmek, duygusal sıkıntı yaşamak şeklinde özetlemişlerdir. Özellikle diyet ve sıvı kısıtlaması, tedaviye ayrılan zaman ve yorgunluk gibi nedenler zevk alınan etkinliklerin devam ettirilmesinde, sosyal bağlantıların ve dostlukların korumasında zorluklar yaratmaktadır.
Hastalar, kronik böbrek yetmezliği beslenme alışkanlıklarına dikkat ettiklerinde, bu tedavi rejimi ile daha sağlıklı bir yaşam sürebilirler. Bununla birlikte, hastaların kronik böbrek yetmezliği ilaçları ve diyet tedavisini ihmal etmemeleri çok önemlidir.
Kronik böbrek yetmezliği nedenleri ve hastalığın birey üzerindeki etkileri, hastanın tedaviye nasıl uyum sağlayacağını doğrudan etkiler. Chironda ve Bhengu’nun 2016 araştırmasında, tedavi uyumunu etkileyen faktörler beş ana grupta toplanmıştır: hasta ile ilgili, sosyoekonomik, psikolojik, tedavi ve hastalıkla ilgili, sağlık sistemi ile ilgili faktörler.
Hastanın sosyoekonomik durumu, tedaviye erişim ve sosyal destek bu süreci etkiler. Özellikle düşük gelir seviyesine sahip bireylerde tedaviye uyumun zorlaştığı görülmüştür.
Yaş, cinsiyet, eğitim seviyesi, sağlık inancı, kişiler arası iletişim becerisi hasta ile ilgili olarak kronik böbrek yetmezliği tedavi sürecini etkileyen faktörlerdir. Tedavi uyumsuzluğu konusunda yaş belirleyicidir. Öyle ki ileri yaş hastaların tedavi uyumu daha iyi seviyede olmaktadır. Erkek hastalarda tedavi uyumu düşük seviyede bulunmuştur.
Düşük eğitim seviyeli bireylerde hastalık ve tedavi ile ilgili bilgi eksikliği ve tedaviyi yönetme konusundaki yetersizlikler uyumsuzluğu artırmaktadır. Hastaların tedaviye olan uyumunu etkileyen önemli faktörlerden biri de bireyin hastalık inancı, hastalık algısıdır. Hastalık her kişide farklı yaşanmakta, kişisel deneyim, bilgi, inanç çerçevesinde dışa aktarılmakta ve farklı bireysel cevaplar gelişmektedir. Bireyin hastalık durumunda sergileyeceği bilişsel ve davranışsal tepkiler geçmiş̧ deneyimlerinden etkilenir ve bu deneyimler sağlık ve hastalık hakkında kişide bazı inançların gelişmesine yol açar. Bu inanışlar doğrultusunda kişinin oluşturduğu bakış açısı hastalık yönetimi tepkilerini şekillendirir. Hastalığa ilişkin fikirler tedavinin yönetimi, karşılaşılan olumsuz durumlarla baş etme ve motivasyon üzerinde önemli rol oynamaktadır.
Karmaşık ve yoğun ilaç̧ tedavisi alan KBY hastaları, diyet, tuz, sıvı kısıtlamaları ve davranışsal değişiklikler içeren zorlu bir tedavi rejimine sahiptirler. Hastalık algısı KBY hastalarında depresyon, uyumsuzluk ve sağ̆ kalım üzerinde etkili olan psikososyal ve klinik sonuçları belirlemektedir. Her bireye özgü̈ tedavi yaklaşımının gerekliliği ön plana çıkmaktadır. Hastalık inançları yeni bir kavram olmasına karşın, hastanın hastalık hakkındaki inançlarının belirlenmesi, tedaviye uyumunun sağlanmasında modifiye edilebilen prognostik faktörlerdir.
Sağlık sektörü̈ ile ilgili faktörler de tedavide uyumu etkiler. Diyaliz merkezinin özellikleri, ulaşımı hasta kontenjanı tedavi uyumunu etkilemektedir. Fazla sayıda hastaya hizmet veren merkezlerde tedavi alan hastaların tedavi uyumsuzlukları artmakta, personelinin tedavi amaçlı yaklaşım sergilemesi uyuma olumlu katkılar sağlamaktadır. Hastaların sağlık çalışanları ile iletişimi, hastalık ve tedavi hakkında bilgi sahibi olmaları, kararlara katılım göstermeleri tedavi uyumunu etkilemektedir.
Yaşam için katlanılması gereken hemodiyaliz gibi invaziv bir tedavinin yan etkileri ve makineye, sağlık personeline bağımlı olma bireyin tüm yaşamını ve sağlığını etkileyebilmektedir. Diyaliz tedavisi sonucu yaygın olarak görülen kas krampları ve hipotansiyon nedeniyle hastaların tedaviye uyumları bozulmaktadır. Üremi ve gastrointestinal sorunlar nedeniyle oluşan iştahsızlık ve tat alma bozuklukları, bulantı kusma, aynı yiyecekleri yemekten sıkılma gibi nedenlerle hastalarda malnütrisyon gelişmekte ve bunun sonucunda da tedavi uyumu azalmaktadır.
Kronik böbrek yetmezliği hastalarının tedaviye etkin ve yeterli katılımı ve içinde bulundukları çevrenin, şartların elverişli olması uyum seviyelerini olumlu olarak etkilemektedir. Tedavi uyumlarını etkileyen faktörlerin ortadan kaldırılmasına yönelik etkin girişimlerin planlanması ve hayata geçirilmesi morbidite ve mortalite oranlarının azalmasına katkı sağlamaktadır. Tedaviye uyum, hastalığın prognozuna ve hastanın yaşam kalitesine olumlu etkiler yapmaktadır.
Kronik böbrek yetmezliği hastalarının tedaviye etkin katılımı, hem morbidite hem de mortalite oranlarının azalmasına katkı sağlamaktadır. Hastaların kronik böbrek yetmezliği tedavi rejimine uyum göstermesi, yaşam kalitesini artırmakta ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatmaktadır. Bu bağlamda, hastaların böbrek yetmezliği beslenme planlarına uymaları ve hekim önerilerine sadık kalmaları büyük önem taşır.
Kaynakça
#kby nedir #kronik böbrek yetmezliği evreleri #kronik böbrek yetmezliği belirtileri #kronik böbrek yetmezliğine iyi gelen yiyecekler #böbrek iflası belirtileri #kronik böbrek yetmezliği beslenme #kronik böbrek yetmezliği tedavi #böbrek yetmezliği beslenme #kronik böbrek yetmezliği ilaçları #kronik böbrek yetmezliği nedenleri #kby diyeti
Nobel İlaç’ın Sağlık Profesyonellerine Yönelik Dijital Platformu