
Parkinson’a İyi Gelen Soru: Benimle Dans Eder Misin?

Parkinson Hastalığı (PH), beyin hücrelerinde kayba yol açan, yavaş seyirli, ilerleyici bir beyin hastalığıdır. Genellikle dengede ve yürüyüşte bozulma ve rijidite (kaslarda katılaşma, sertleşme) ile karakterize bir hareket bozukluğu olan Parkinson Hastalığı hem hastanın hem de bakım verenlerin yaşam kalitesini anlamlı derecede etkiler. Parkinson hastalarında görülen tipik yürüyüş değişiklikleri; kısa adımlar, yavaş yürüme, yürürken kilitlenme, ayak sürüme ve postürde yani duruşta kasılma şeklinde tanımlanabilir. Yürüyüş ve denge sorunları, Parkinson hastalığı olan bireylerde düşme riskinin de artmasına yol açmaktadır.
Parkinson Hastalığı’nın tedavisinde temel yaklaşım, belirtilerin kontrol altına alınmasına yöneliktir. Parkinson tedavisi için ilaç tedavisi ve derin beyin uyarısı gibi cerrahi yaklaşımların yanı sıra, rehabilitasyon da hastalığın yönetiminde oldukça önemlidir. Rehabilitasyon, yürüyüş ve denge sorunlarını gidermeye yardımcı birtakım parkinson egzersizleri de içerir. Bu egzersizler, denge, koşu bandı veya güç antrenmanları şeklindeki geleneksel uygulamalardan oluşur.
Son yıllarda dans, Parkinson hastalığı olan yetişkinlerde denge ve hareketliliği geliştirmesinin yanı sıra, zihinsel ve psikolojik performansı arttırmaya da yardımcı olan, ritmik, keyifli, sosyal bir aktivite olarak öne çıkmıştır. Dans, zaman ve mekân içinde eforla gerçekleşen, sözsüz beden hareketleri ve amaçlı insan davranışı olarak tanımlanmıştır.
Eğlenceli olduğu için sürdürülebilir bir fiziksel aktivite olan dans; bedensel esnekliği, kas gücünü, dayanıklılığı ve dengeyi artırmasının yanı sıra, bireylerin sağlıklı hissetmesini de sağlaması bakımından, Parkinson hastalarının keyifle yapacakları ve birlikte yapabilecekleri, belki de dünyanın en keyifli egzersiz deneyimini yaşatmaktadır.
Parkinson hastaları, özellikle vücutlarına dönüş hareketleri yaptırmakta zorlanmakta ve denge sorunları yaşamaktadır. Yürürken, hareket ederken geriye düşebilmektedir. Dengeyi, yürüyüşü ve duruşu korumanın en iyi yolu egzersiz yapmak ve hareket etmektir. Dans ve onu süsleyen müzik, denge ve hareket sorunlarının azaltılmasında beyne yardım etmektedir.
Dünya literatüründe hem sağlıklı bireylerde hem de Parkinson hastalığı olan bireylerde, dansın etkilerini incelemek amacı ile bilim insanlarının ve araştırmacıların yaptığı pek çok çalışma olması dikkat çekicidir. Hatta ülkemizde de bu konuda yapılmış vaka çalışmaları bulunmaktadır.
Her şeyden önce dans, müziğin eşlik ettiği bir eylemdir. Müzikle beraber uygulanan tedavi programlarının yaşlı sağlıklı bireylerde bile hareket etme yeteneğini artırdığı ortaya konmuş, ayrıca hastalarda yapılan araştırmalar, düzenli olarak dans etmenin, hareket kontrolünü yeniden sağlamaya yardımcı olduğunu göstermiştir. Aynı zamanda Müzik Tabanlı Ritmik hareket tedavisinin Parkinson hastalığı olan bireylerin yürüme hızında olumlu iyileşme sağladığı kanıtlanmıştır.
Dans etmenin klasik, geleneksel egzersizler ile kıyaslandığı çalışmalar da bulunmaktadır. Örneğin; Tango üzerine yapılan araştırmalarda, yürüyüş yapan bireyler ile kıyaslandığında Tango yapanlarda, denge ve yürüme hızında daha fazla iyileşme olduğu görülmüştür. Bunun da ötesinde, Tango müziği ve Tango dansıyla uğraşan bireylerde dans ederken, müzik dinlerken ya da dansı izlerken çekilen beyin MR 'larında keyif veren hislerle ilgili beyinde spesifik aktiviteler meydana geldiğini ve onları harekete geçirdiğini göstermiştir.
Dansın spesifik olarak Parkinson Hastalığı’na etkisinin araştırıldığı çalışmalarda dans kurslarına katılan hastaların katılmayanlara kıyasla denge ve hareketliliklerinde olumlu yönde ilerlemeler kaydedildiği, düzenli olarak dans eden Parkinson hastalarında, hastalık belirtilerinin azaldığı saptanmıştır. Bu araştırmalara göre, dans etmenin Parkinson hastaları için birçok yararı bulunmaktadır. Öncelikle dans etmeye başlayan Parkinson hastaları, yeniden kendi vücutlarında rahat edebilme ve kendilerine güvenebilme becerisi kazanmakta ve aynı zamanda dans ortamında hem özgürce hareket edebilme hem de sosyalleşebilme imkânı bulmaktadır. Ayrıca yeni hareketler öğrenirken beyin aktivitelerinin artması sonucu da zihinsel performanslarında artış olmaktadır.
Örneğin, yürümeyi esas adım olarak ele alan ve dönüşlerin de yoğun olduğu bir dans türü olan Tangonun en temel öğelerinden biri, geri adımlardır. Parkinson hastaları Tango ile geri adım atabilmeyi öğrenir. Ayrıca, tango öğrenme sürecinde dönüşlere yönelik çok fazla hareket bulunduğundan Parkinsonlu bireyler dönmeyi ve dönüş sonrasında vücutlarını kontrol ederek durmayı, bir başka deyişle dengelerini korumayı da öğrenirler.
Parkinsonlu bireylerde 2 hafta süre ile, haftada 5 gün, her seansta 90 dakika olmak üzere dans etmenin, hareket kontrolü üzerine etkisini inceleyen bir araştırmada, hastaların rijiditede ve hareketlerinde düzelmeler sağladığı saptanmıştır. Aynı zamanda hastaların ve bakım verenlerin yaşam kalitesinde de iyileşme olduğunu sonucuna varılmıştır.
Washington Üniversitesi’nde, daha uzun süre dans etmenin etkilerini araştıran bir başka çalışmada, Parkinson hastalarının yarısı 1 yıl boyunca haftada 2 gün 1’er saat olmak üzere tango dersleri almıştır. Bir yılın sonunda tangoya devam eden bireylerin, normal yaşamına devam edenlerle kıyaslandığında, hareket ve denge kontrolünde iyileşme olduğu saptanmıştır. Ayrıca bu kişilerin sosyal becerilerinde de artış olduğu gözlenmiştir. Daha da ötesinde, hastalar tango derslerini araştırmadan sonra da bırakmak istemediklerini belirtmiştir.
Sonuç olarak dans hem sağlıklı hem de Parkinson hastalığı olan bireylere özgürce hareket edebilme şansı sunan, fiziksel, sosyal ve ruhsal iyilik hali oluşturan, benzersiz bir eylemdir.
Kaynakça
#parkinson neden olur #parkinson nedir #parkinson hastalığı belirtileri #parkinson tedavisi #parkinson hastalığı neden olur #parkinson hastalığı evreleri #parkinson hastalığına ne iyi gelir #parkinson egzersizleri
Nobel İlaç’ın Sağlık Profesyonellerine Yönelik Dijital Platformu